Foto Galeri

İNOVASYON İÇİN, ÖZGÜRLÜK, HOŞGÖRÜ VE RİSK GEREKİR

3172

“ESKİ KÖYE YENİ ADET GETİRMEK GEREKİR” Alanya Ticaret ve Sanayi Odası ve Akdeniz üniversitesi, Alanya İşletme Fakültesi işbirliğinde 15 Şubat 2011 Salı günü ‘ Turizmde İnovasyon (yenilik) başlıklı bir panel düzenlendi.

ALTSO Konferans Salonu’nda gerçekleşen Panelde, Otel İşletmelerinde İnovasyonun Önemi, İnovasyon Yapılacak Alanlar, İnovasyon Türleri, İnovativ (Yenilikçi) İşletmenin Temel Özellikleri, Nasıl Daha  İnovativ Olunur, Otel İşletmelerinde Ulusal Ve Uluslar Arası Başarılı İnovasyon  Örnekleri’ başlıklı konular detaylı bir şekilde ele alındı.. Panele konuşmacı olarak katılan Alanya İşletme Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İbrahim Güngör ‘Genel Olarak İnovasyon’ , Doç. Dr. Ufuk Durna tarafından da ‘ Otel İşletmelerinde İnovasyon’ konularında çarpıcı açıklamalarda bulundular. Alanya İşletme Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İbrahim Güngör, panelin ilk bölümünde genel manası “Yenilik” olan inovasyonun turizmde uygulanabilirliği konusunda bilgi verdi. İnovasyonun bir kişi, firma, şehir veya ülkeyi rekabette bir adım öne taşıyacağını belirten Güngör, “Küreselleşme, Artan rekabet, Bilim ve Teknolojinin Etkisi ve yine Bilim ve Teknolojinin yüksek hızının” inovasyonu zorunlu hale getirdiğine işaret etti. İnovasyonu iki türde değerlendiren Güngör, birinci aşamanın var olanı geliştirmek ve yenilemek olan “Aşamalı İnovasyon”  ikinci bölümün ise “Radikal” yani köklü değişim ve buluşların yer aldığı inovasyon olduğunu söyledi. İnovasyon çeşitliliklerinden de söz eden Güngör, “Ürün İnovasyonu, Hizmet İnovasyonu, Süreç İnovasyonu, Pazarlama İnovasyonu ve Organizasyonel inovasyonu bir bütün olarak görürsek başarı daha da artar” dedi. GÜNGÖR’DEN İNOVASYON ÖRNEKLERİ
Fakülte olarak inovasyona çeşitli örnek projeler geliştirdiklerini de söyleyen Dekan Güngör, “kargı çayı kenarında Aromatik Cennet Vadisi projemiz var. Burada Akdeniz’de yetişen 150 çeşit hoş kolulu bitkiyi ekerek burayı eşi bulunmaz ve gezilmesi zorunlu bir doğa harikasına dönüştürebiliriz. Diğer projemiz Mobil Kiraz Bahçesidir. Saksılara dikilecek olan bodur kiraz ağaçlarını mevsimine göre çeşitli bölgelere götürerek daha fazla ürün elde edebilir ve bu ürünleri çok daha yüksek fiyatlara satabiliriz. Dil Oteli projemiz var. Tıpkı İngiltere ve Malta gibi dil öğreniminde marka olmuş ülkeler yerine Alanya’da özellikle kışın boş kalan tesislerde 4 aylık sürede dil eğitimi verebiliriz. Tıpkı o ülkelerdeki ortamı burada yaşatabiliriz. Bu hem kış turizmini olumlu etkiler, ülke dışına kaçan parayı da Alanya’da tutar. Bunun dışında Alanya Ticaret ve Sanayi Odası ile “Apart Yurtları Projesi” üzerine bir yenilikçi çalışma yapıyoruz. Bugün sayısı 2 bini bulan ilçemizde yükseköğrenim gören öğrencilerin güvenli ve iyi şartlarda ikamet etmeleri için bu proje çok önemli. Gelecek yıllarda öğrenci sayısının 15 bine kadar çıkabileceğini düşünürsek bu projenin yine turizmi 12 aya yayma konusundaki artılarını daha iyi hesaplayabiliriz. Bugün birçok şehirdeki oteller öğrenci turizmiyle ayakta kalmakta. Biz de öğrencinin kesesine en uygun şartlarda ve turizmcinin de kazanacabileceği bu projenin startını verdik. Bunların hepsi birer inovasyondur” dedi. İNOVASYON İÇİN BÜYÜK PARALAR HARCANMASI GEREKMEZ
Dekan Güngör’den sonra söz alan Doç Dr Ufuk Durna ise, inovasyonun akşam yatıp sabah uygylanabilecek bir yenilik anlayışı olmadığına dikkat çekti. Durna ayrıca İnovasyon için çok büyük paralar harcanmasına gerek olmadığını düşüncenin önünde de sınır olmadığını söyledi.
İnovasyonun yapılacağı bölgede personelin fikirlerinin büyük önem taşıdığına dikkat çeken Durna, bir iç müşteri olarak görülen personelin fikirlerini korkmadan, dile getirmesinin zaman zaman radkial inovasyonun önünü de açabileceğini söyledi. İNOVASYON İÇİN ÖZGÜRLÜK, HOŞGÖRÜ VE RİSK GEREKİR
İşletmelerde inovasyonun sağlıklı yürümesi için “Özgürlük, Hatalara Karşı Hoşgörü ve Risk almak” büyük önem taşıyor diyen Durna; “ Fikir özgürlüğü olmayan çalışanın inovatif hareket etmesi mümkün değil. Bu manada size Japonya’dan örnek vermek istiyorum. Japonya’da şirketlerin üst yönetimlerinde olmak için 30-40 yıllık ciddi ve başarılı bir kariyer gerekir ancak bazen en alt kademedeki personeli bile yönetim kadrosuna dahil ederek fikirlerine başvurabilirler. Ayrıca Japonya’da çok üst düzey firmalar personellerine her üç ayda bir gerek iş, gerekse diğer her konuda yenilikçi fikir üretme zorunluluğu getiriyor. Japonya gibi muhafazakar bir toplum bile organizasyonel bu yapısı ile dünyada adından söz ettirebiliyor. Bizde de personel fikirlerine saygı göstermek ve onların fikirlerine başvurmak gerekiyor. Risk de çok önemli. Kaplumbağanın yürümek için kafasını kabuğundan çıkarması gerekir. Çıkarırsa saldırıya uğrayıp ölebilir. Ama çıkarmazsa hiç yürüyemez” dedi. ABD’DE YÖNETİM KADROSUNA HEYKELTIRAŞ VE YAZARLARI BİLE ALIYORLAR
Doç Dr Ufuk Durna, uzun süre aynı ortamda bulunan kişilerin zaman içinde birbirine benzediğini ve aynı düşünceleri paylaşmaya başladığını bunun da örgütsel kültür olduğuna işaret eden Durna, “Örgütsel kültür esasında bir işletme için olmaz ise olmazdır. Ancak sürekli aynı insanların bir araya geldiği organizasyonlar maalesef yenilikçi fikirler üretmekte zorlanıyorlar. Bu nedenle bazen ABD’deki büyük firmalar yönetim kadrolarına heykeltıraş, ressam veya yazarları alabiliyorlar. Mesela General Motor’da heykeltıraşın ne işi var? Bu soruyu soranlar olabilir. Ama farklı bir bakış açısı ancak dışarıdan gelen insanların katılımıyla ortaya çıkabilir” dedi. ESKİ KÖYE YENİ ADET GETİRMEK LAZIM
Türkiye’de inovasyonun yeni yeni önem kazandığını belirten Durna, Japonlar gibi muhafazakar yapıya sahip olan Türk Halkının bazı atasözlerinin etkisinden kurtulması gerektiğini söyledi. Durna buna örnek olarak, “Eski köye yeni adet getirmeyin” sözüne vurgu yaparak: “İşte inovasyon eski köye yeni adet  getirmek için var. Ayrıca yeniliklere şeytan işi demek de doğru değil.Artık yeniliklere açık olmamız lazım. Her yeniliğe, her yeni fikre açık bir toplum haline gelirsek biz de Japonların ve Amerikalıların yaptığını yapabiliriz” diye konuştu. Doç Dr Durna konuşmasının son bölümünde şunları söyledi: “İnovasyon fanusta bitki yetiştirmeye benzer. Çok titizlik ve bakım gerektirir. Yenilik üretmek için ilgi ve merak olmalı. İlgi ve merak o bitkinin gübresi ve toprağıdır. İlgi ve merak olmazsa o bitki büyümez, ölür. Bundan sonra da yeniliklere açık olmak gerekir. Bu da bitkinin oksijenidir. Turizmcileri de bir akvaryumda balık olarak görebiliriz. Ne kadar içeriyi iyi bilirlerse bilsinler dışarıdan bakan birilerine ihtiyaçları vardır. Her fikre açık olmak gerekir” 




Foto Galeri

İNOVASYON İÇİN, ÖZGÜRLÜK, HOŞGÖRÜ VE RİSK GEREKİR